- Konya Diyanet-Sen - https://www.konyadiyanetsen.org.tr -

İSLAM ve ETKİN DİN GÖREVLİSİ

myılmazzz.1 [1]Müslüman: Hayatına kuran ve sünnet gözüyle bakan hayatını o yönde biçimlendiren İslam’a teslim olan kişidir. Son yıllarda İslam’a ve İslam alimlerine din adamlarına görevler atfedilmekte etkin din görevlisi, etkin diyanet etkin müftü gibi isimler altında görev ve sorumluluklar yüklenmektedir. Laikliğin düşünce ve ideolojilere göre farklı şekillerde yorumlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Din bu ülkenin neresinde, yâda dinin ve din adamının etkinliği bu ülkede ne kadar? hem laik bir ülkede din ve din adamı etkin olmalı mı yoksa sadece laikliğin müsaade ettiği kadar mı din ve din adamı etkin olmalı..

Bazılarının din anlayışı din vicdanlarda, din camide, din cenazede, din felakette hatırlanan bir ritüel. Din, tabir caizse avcı vitrininde içine saman doldurulmuş keklik maketi,.. anlıyoruz ki cansız, hareketsiz.. Ülkemizdeki din ve İslam anlayışı bu; adı var tadı yok. Hayatımıza yön vermeyen ya da yön vermesine müsaade edilmeyen, din görevlisi ve İslam anlayışı, maalesef Kur’an’ı Kerim ve Peygamberimizin tarif ettiği, yaşadığı din ve din adamı portresi değildir. Aslında etkin bir din görevlisi ve din pratiği de istenmiyor. Camide görev yapan, iyi geçinme adına herkese boyun büken, hakkı gerçeği anlatsa çok ileri gittiği için, uyarılan eline tutuşturulan şeyleri okuyan, amirinin karşısında iki büklüm olan, bildiklerini anlattıklarını camide dinlenilmesi dışında insanların ailevi sosyal ekonomik eğitim kısacası toplum hayatına yön vermesine müsaade edilmeyen, ileri gitmesi durumunda hoca boş ver sen namazını kıldır; “al maaşını sallabaşını diyerek uyarılan, susturulan din görevlisi nasıl etkin olur. Efendim kastedilen etkinlik bu konular değil.. bir tür ziyaretler… Hastane, okul ,ceza evi ,hasta ziyareti küskünlerin barıştırılması düğün cenaze merasimleri ,camilerin temizliği bunlar din görevlisi tarafından yapıla gelen rutin işler zaten.

Olması gereken şey batıla giden yollar kapatılmalı hak ve hakikatin kapıları açılmalı alimlerimiz ayet ve hadisleri eğip bükmeden anlatmalı başta ilahiyat fakülteleri diyanet işleri olmak üzere cemaat ve kanaat önderleri birlik beraberlik içinde olmalı hiç olmazsa yılda bir sefer İslam şurası toplanıp ülkenin dini meselelerine çözümler getirilmeli zorlama yorumlarla hüküm çıkarılmaya çalışılmamalı İslam ve Kur’an halkımıza benimsetilmeli Müslümanlığımız ve dinde olduğumuzun farkında olunmalı millet olarak nereye gidiyoruz neyiz! Niye varız? Niçin yaşıyoruz? soruları sorulmalı cevabı konuşulmalı, anlattıklarımızı kendi nefsimizden başlamak üzere ailemiz ve toplumumuza benimsetilmeli toplumda meydana gelen kötülükler, milli ve manevi değerlerin yozlaşması mal, can ve nesil emniyetinin yok olması her gün yüzlerce insanın trafik, terör, hırsızlık, gasp namus cinayeti gibi olaylarda devletin caydırıcı cezaları uygulanmalı. Biliniz ki adaletin hakim olmadığı yerde zulüm vardır. Devlet milletini ahirete hazırlamalı gençliğimizin ve insanımızın ahlakını bozan müstehcen ve zararlı yayınlar engellenmeli sorumlularına fırsat verilmemeli. Özellikle çalışmaları devam eden yeni anayasa sürecinde Diyanet, ilahiyat fakülteleri cemaat ve kanaat önderleri katkı yapıp din ve vicdan özgürlüğü kılık kıyafet serbestliği anayasada kanunla güvence altına alınmalı: devlet idarecileri halkı idare ederken İslam’ ın hükümlerinden faydalanılmalı. Hristiyan batı hukukundan kanunlar alınıyor fakat İslam hukuku benimsenmiyor. Müsteşriklerin sözleri değer buluyor da Peygamberimizin hadislerine onun sünnetine değer verilip söz konusu bile edilmiyor; aksine tenkit ediliyor dikkate alınmıyor. Bu durum düzeltilmelidir.

Peygamberimiz buyuruyor ki! Size iki emanet bırakıyorum biri Allah’ ın kitabı Kur an diğeri de benim sünnetim bu ikisine sarılan hem bu dünyada hem ahirette mutlu olur buyuruyor. TV. Programlarında konuşan hocalarımız sadece namaz, oruç, zekat gibi ilmihal hükümleri anlatılıyor da neden İslam’ ın bir hayat nizamı bir yaşam biçimi olduğu anlatılmıyor. İslam’ın her şeyimize hakim olduğu ve hükümlerinin nefsi, ailevi ekonomik, sosyal kültürel eğitim vb. her şeyimize yön vermesi gerektiği anlatılmıyor ya da anlattırılmıyor konjonktür müsaade etmiyor diyorlar Allah’ ın hükümleri konjonktüre göre değişiyor mu halbuki insanlığın kurtuluşu İslam’da. Milli şairimiz M. Akif’ in dediği gibi “ Allaha dayan, saye sarıl, hikmete ram ol, yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol. sözü bizi düşündürmeli.

Kanaatim odur ki! İnsanımızın şu anını geleceğini düşünmeli nesillerimizi Kuran ahlakıyla yetiştirmeli eğitim sistemimizi iyi kurmalı gençliğimizi İslam’ a insanlığa, vatanına milletine hayırlı insanlar olarak yetiştirmeli İslam a sahip çıkmalı. Alimlerimiz devlet adamlarımızı milletimizi uyarmalı, onlara hak ve hakikati göstermeli Kuranla hayatımızı süslemeli onun yolundan ve resulünün sünnetinden ayrılmamalıyız. İslam’ı hayatımıza etkin kılmalıyız kınayanların kınamasından korkmamalıyız ilim ve ilim adamlarımıza sahip çıkmalı onların gösterdiği aydınlık yolda millet olarak ilerlemeliyiz. Selam ve dua ile 10.01.2013

Mustafa Yılmaz

Diyanet-Sen Konya Şubesi Başkan Yardımcısı