- Konya Diyanet-Sen - https://www.konyadiyanetsen.org.tr -

İSLAM VE SİYASET

mustafayılmaz.4 [1]              İslam dininin şüphesiz her mevzuda olduğu gibi siyaset-devlet, devleti idare edenler hakkında da çeşitli hükümleri tavsiyeleri emir ve yasakları vardır. İslam hiçbir sahayı ihmal etmeyen sağlam ve kusursuz, Allah’ın razı olduğu, uymamızı emrettiği hak dindir. İslam komple bir sistemdir. Aynı zamanda pratik ve aktif bir hayat dinidir, ütopist ve hayalperest değildir, gerçektir.

              İnsanoğlunun her meselesiyle ilgilenir, boşluk kabul etmez sorunları her çağda her asırda çözer. Kuranı kerimde tarifi yapılan ve peygamberimizin yaşadığı İslam bu olmasına rağmen bakıyoruz ki son yıllarda dinin bu yönü gizlenmiş anlatılmamış hatta anlatmaktan kaçınılmış, sebebi belki de geçmişte yaşananlar ilim adamlarımıza âlimlerimiz ve hocalarımıza yapılan baskılardan olsa gerek. Şunu bilelim ki asır süresinde anlatıldığı üzere Allah Teâlâ zamana asra yemin ederek hüsranda olmayanların kurtuluşa erenlerin, iman edip salih amel işleyenler, dini anlatanların ve bu uğurda başlarına gelenlere sabredenlerin olduğunu bilmemiz gerekir.  İslam’ı anlatması yaşanmsaı uğrunda sabretmesi ve bu manada zulme başkaldırması gerekenlerin âlimler olduğunu bilmemiz lazım, bundan kaçınanlar ilmiyle amil âlim değillerdir. Akademik sahada çalışanlar üniversite ve cami kürsülerinde dergâh ve cemaatlerde İslam’i konuları tartışanlar kitapları yazılıp okunanlar kendisinden din alimi otorite diye bahsedilenler sadece konuşanlar fakat icraat adına bir şey koyamayanlar, şu memlekette oluşan ahlakı tahribat ve manevi değerlerin yok olmasından kadın cinayetlerinden aile yuvalarının yıkılmasından tecavüzlerden sorumlu değiller midir.  Ne zaman halkın arasına karışıp gerçekleri görüp yanlışlıklara dur deyip gerçek İslam’ı anlatacaklar ve yaşama gayreti içinde model insan olabileceklerdir. Bilinmelidir ki mazide olduğu gibi istikbalde de Hoşseda İslam’ın olacaktır. O hâlde âlimlerimiz ibadet ve taatta olduğu kadar ahlaki siyasi sosyal ve içtimai hayatta da Allah ‘ın hükümlerini bilmek, anlatmak yaşamak zorundadırlar, asla ilgisiz olamazlar, alakasız kalırlarsa mesl olurlar vebal altında kalırlar.

               Din bir bütündür bir kısmını alıp diğer kısmına ilgisiz kalmak doğru değildir. Dini sadece vicdanlara hapsetmek camiyle ev arasına sıkıştırmak mübarek gün ve gecelerde sevgi, iyilik hoş vakit geçirmek adına yapılan programlar, doğru fakat tam değildir. Bunula beraber peygamber(sav) adına göstermelik kutlamalar gösteriş bidat ve hurafelerin icra edildiği ritüeller,  hele son yıllarda kadınların İslam’ın istemediği örtünme şekli ile, erkek ve kadın beraber salon toplantıları pop müzik formatında ilahiler birkaç saatlik neşe ve hüzün tabloları ve sonra ayrılış. Bir başka açıdan aile ve iş hayatımız, insanlarla olan ilişkilerimiz küskünlükler, hak ihlalleri gurur, kibir, hırs, haset dünya tamahı, yaptığımız israflar menfaat- makam ve çıkarlarımız bu uğurda birbirimize yaptığımız zulümler ve birçok manevi hastalık.. Caminin dışında hatta yer yer camide yanımızda aklımızda düşüncemizde bizimle beraber, bunlardan kurtulmadan terk “etmeden nasıl gerçek şuurlu bir Müslüman olabiliriz.

             Dünyada ahiret gerçeğinden habersiz yaşayıp nefsani arzuları tahrik eden fani ve gelgeç sevdaların cazibesine kapılmak, ebedi istikbal karşısında ne korkunç bir aldanıştır !.. Böyle cahilane bir hayat; çocuklukta oyun ,gençlikte şehvet, ergenlikte gaflet, ihtiyarlıkta elden gidenlere hasret ve bin bir türlü nedamet çırpınışından ibarettir. Biz galiba son yıllarda haramlarla helalleri, hakla batılı birbirine karıştırarak yaşamayı tercih ediyoruz. İnandığımız gibi yaşamadığımız için yaşadığımız gibi inanmaya başladık. Rabbim bizlere hakkı hak bilip hakka ittiba, batılı batıl bilip batıldan içtinap eden kullarından eylesin.

             Diyorum ki kişi önce kendi nefsiyle olan büyük cihadı başarmalı üstadın tabiriyle ‘herkes başucuna ben suçluyum, herkes suçsuz levhasını asmalı’ yaptıklarını ve yapmaya gücü yetip de yapmadıklarından sorumlu olduğunu bilmeli, kendi nefsini kötülüklerden arındırmalı samimi dürüst tövbekâr olmalı sonra ailesi çocukları ve çevresiyle devam etmeli. Müslüman siyaseti de insanlığa bir hizmet aracı görmeli işgal edilen makam ve mevkiler Allah rızası için, hak ve adaletin tecellisi için kullanılmalı. Allah bizi hesaba çekmeden biz kendimizi hesaba çekmeliyiz. Peygamberimiz buyuruyor ki “Ahirette insan şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Allah’ın huzurundan ayrılamaz: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini ne şekilde yıprattığından, servetini nereden kazanıp nerelere harcadığından, bildikleri ile amel edip etmediğinden.[1]Rabbim bizlere düşünmeyi kendimizi hesaba çekmeyi nasip etsin. Selam ve dua ile…

Mustafa YILMAZ

Diyanet-Sen Konya Şubesi Başkan Yardımcısı