[1]Sevgili gönül dostlarım…
Kardeşlikten söz edilince aklıma hemen asrısaadet ve hicret gelir. Zira İslam kardeşliği denince alemlerin ve Ademlerin en hayırlısı efendimiz Hz. Muhammed Mustafa s.a.v. kıyamete kadar insanlığa numune olacak ve yol gösterecek çok muazzam bir kardeşlik destanını bizlere sunmakta..
Nitekim Mekke’den Medine’ye hicret eden Mekkeli muhacirler ile Medineli Ensar arasındaki tesis edilen kardeşliğe bakıldığında Peygamber a.s efendimizin “mümin bir vücut gibidir. Vücudun her hangi bir yerinde bir acı olduğunda tamamı o acıyı hisseder” buyurmuşlardır.. İşte Ensar ile muhacir arasında tesis edilen bu örnek kardeşlikte tam bu hadisi şerifin mucibince oldu.
Mesela;
Muhacirlerden Abdurrahman bin Avf, ensardan Sa’d bin Rebi ile kardeşleştirilmişti. Sa’d b. Rebi kardeşi A.bin Avf’a; “Kardeşim! İşte evim, yarısı senin, işte mülküm, yarısı senin, işte eşlerim, birisini boşayıp seninle nikâhlayayım.” diyerek fedakârlığın en uç örneğini ortaya koymuştu. Ancak Abdurrahman bin Avf, hazırcılığı iyi görmemiş ve Sa’d bin Rebi’ye, “Sağol Kardeşim, sen bana çarşının yolunu göster, bu bana yeter.” karşılığını vermiş, çalışmış ve kısa zamanda Medineli zenginler arasana katılmıştır. (Buhari,Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI/342).
İşte ashap arasında tesis edilen kardeşlik, sıhriyyet ve hiçbir akrabalık bağı olmadan sırf rızai bari için dünyalıktan vazgeçmedir.
“Tarihi kinleri, kabilevî ihtiraslari, şahsi tamahları, taassub ile kaldırdıkları bayrakları bir kenara itip yok eden, Allah yolunda kardeşlik prensibinden başka hiçbir prensip kalpleri birleştiremez. Ancak bu kardeşlik prensibiyle saflar yüce ve büyük Allah’ın sancağı altında birleşebilir”
Günümüzde ne kadarda çok özlüyoruz İslam’ın kurduğu bu kardeşliği. Dünya uğruna değiştiğimiz bu mukaddes değerleri ne kadar çok arar olduk. İslam’ın hiç hoş görmediği kardeşliğin temeline dinamit niteliğinde olan kavmiyetçiliği, kişisel dünya ihtirasları uğruna İslam kardeşliğini öteler olduk.
Bugün mescidi nebevide bile huzuru rasulullah ta saf dururken sırf ırkı yüzünden katli vacip fetvası verir hale geldik maalesef. Hâlbuki ki kuran üstünlüğün ırkta değil takvada İslami emirleri yaşamada gösterilecek hassasiyetle ölçüleceğini söylemektedir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde Arakanda Filistin’de ve Suriye de akan Müslüman kanının durması için ne yapabiliyoruz? Ümmetin arasına sokulan bu fitne için hangi desteği verebiliyoruz?
Allah rasülü “ Eğer bir kötülük görürsen elin ile def et, buna gücün yetmezse dilinle def et buna da gücün yetmezse kalbinle buğz et.” İşte bu imanın en zayıf halidir buyurmakta sen hangi sınıftasın bu üçün içersin de mi? Yoksa Maazallah “banane” diyenlerden mi?
İsmail Aksoy
Diyanet-Sen Konya Şubesi
Gençlik Komisyonu Başkanı