Güncel
Hakikat İnsanı mı? Zamanın İnsanı mı Olmalı? (Aday Adaylarımıza İthafen)
Hakikat İnsanı mı? Zamanın İnsanı mı Olmalı? (Aday Adaylarımıza İthafen)
“Günün adamı olmaya çalışma, hakikatin adamı olmaya çalış. Çünkü gün değişir, hakikat değişmez.”
Demiş Hz. MEVLANA…
Genel seçimlere dört ay gibi bir süre kalmışken kimileri vekil olma çabasında kimileri bizler gibi kime oy verelim derdinde.Aday adayları bulundukları mercilerden inip insan içine karışmaya başladı…Ne zamana kadar mı seçildikleri güne kadar..Her ne kadar istisnalar kaideyi bozmasa da sonuç olarak durum bu..
Süreçle “kulis”ler de hızlandı. Aday adayı olmak günün menüsü. Yaklaşan seçim takvimi, partilerin hazırlıklarını da hesaplarını da gün ışığına çıkarmaya başladı. Muhalefet her zamanki gibi değişim, gelişim, aktivasyon yerine iktidar partisinin iç dinamiklerinden kaynaklanacak senaryolara oynuyor. Evini toparlamak yerine, komşunun bahçesine bakarak hasat umuyor.((:
Bürokraside üst düzey bürokratların çözüm yerini Meclis olarak görmeleri ve kendilerini halkın beğenisine sunmaları, ülkede demokrasinin gelişiminin ve yerleşiminin işareti sayılır.Aslında sayılmalıdır da..
İnsanlar milletvekili olmak için neden bu kadar çırpınır? Bunca sıkıntısına rağmen herkes milletvekili olmak istiyor?
İşin hizmet boyutu ya da ideolojik bir duruş sergileme isteği insanları bu çabaya itmiyor, milletvekilliği ülkemizin en cazip “mesleği” konumunda. Bazıları vekilliği kendisine dokunulmazlık kalkanı oluşturmak için, bazıları itibar, bazıları da ceylan derili koltuğun maddi manevi getirisi için tercih ediyor.
Bazı tipler aday yapılamayacağını iyi bildiği halde egolarının tatmini için aday adayı olurlar. Bazıları bir üst makama sıçrama tahtası, bazıları da ihale alabilme derdindedirler.
Aslına bakarsanız memleketimden aday olabilme ihtimalini araştırmamış değilim…
Her yönlü araştırdığım bu durumun benim gibi kimseye el ovuşturmamış ve keskin dilli biri için zor bir meslek olduğuna inancımdan bu hevesimden vazgeçtim.
Aslında heveste değildi İmam Hatipli ve başörtülü biri olarak 96 yılında basın yayın özel yetenek sınavına alınmamış ama girmeye hak kazanmış bir madureye sahip çıkabilecek bir cenah göremedim.
Hatta askeri ücretle çalışmış,zaman zaman maaşını alamamış sigortası bile yatırılmamış emekçilerin sesi olmaktı çabam.Gördüm ki böyle insanları arasına almayacak kadar burnu büyük bir meclise sahipmişiz.
Kendi akrabalarımın da dahil olduğu siyasi kimliklerin insanları ne denli değiştirdiğini ibretle seyretmekteyim. Netice olarak;
Ben emektar bir radyo televizyon programcısı, acizane bir köşe yazarı her şeyden öte kaliteli bir insan olma gayretimi sürdürmeye kararlıyım…Sizlerin hedefi nedir bilmem ama özellikle bir bayan olarak
yalnız bıraktığım değil, gözlerine sevgiyle baktığım çocuklarımın annesi olmaya azmediyorum.Biliyorum ki siyasette çabalayan kadınlarla hizmet değil ancak hezimet yaşanır.Toplumu inşa eden kadındır ve ağır vazifelerle evini evladını aksatmamalıdır.Benim cahil aklım ötesine ermez.O yüzden hanımların siyasette aktif olma çabasından geleceğimiz adına endişe ediyorum.
V e gelelim insani anlamda vekil olabilmeye….
Adayın kişiliğine bakarken hedefinin para mı, güç mü, dokunulmazlık mı, hizmet mi olduğu iyi tahlil edilmeli ve bu ölçüde karar verilmelidir..
Altına gireceği ağır sorumluluğun hesabını verebilecek, bilerek can yakmayacak, bir haksızlığın önüne geçmek için çaba sarf edecek, bir ananın yüreğindeki ateşi söndürmek için terini akıtacak, bir gencin hayatını kurtarmak için gecesini gündüzüne katacak, her şeyden önemlisi de özeleştiri yapabilecek kişiler tercih edilmelidir.
Önemli olan milletvekili olmak değil, ülkemizde ve Dünya’da yaşanan haksızlıklara meydan okumak ve acı dolu olaylara çözüm bulmak ya da çözüm bulmaya çalışmaktır.
Milletvekilli olmak önemli değil, yaşanan kara tabloları beyaza çevirmek, akan gözyaşlarını dindirmek önemlidir.
Bu milletin hayrına çalışmak, milletin acılarını hafifletmek, milletin yüzünü güldürmek ve her şeyden önemlisi ulaşılabilir mahiyette sahip olmaktır.
Hastanedeki hastayı, hapishanedeki mahkûmu, maddi imkansızlıklar nedeniyle okulunu bırakan genci, evine ekmek götüremeyen işsizi, okuldaki öğretmeni, tarladaki çiftçiyi, emeği, göz nurunu, işçiyi, memuru düşünmeli empati kurmalı ve unutmamalıdır.
Vebalin farkında olması, üzerindeki ağır sorumluluğu hissetmesi gerekir.
Bizi temsil edecek vekil, yiğit, güçlü, kuvvetli, gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen, sözüne güvenilen, sözünün eri, korkusuz ve cesaretli olmalıdır.
Seçim öncesi Yunus, seçildikten sonra firavunlaşıp kendini bulunmaz Hint kumaşı zanneden, burnundan kıl aldırmayan, helal haram kaygısı olmayıp kesesini doldurmaya çalışan, kendine ihtiyaç duyanlara hava atıp aşağılayan değil;
Okuyan, araştıran, düşünen, aktüeli takip eden, felsefe, sosyal psikoloji, ekonomi, tarih gibi sosyal bilimleri bilen, en önemlisi de gözleri yaşarabilen olmalıdır.İnşallah olacaktır da …Çünkü ne çok ağzı dualı ninemizi, teyzemizi, amcamızı bilirim ki duaları arşa ulaştı..
Daha birçok şeyin listelenebileceği acizane yazımın her aday adayına ulaşmasını temenni eder attıkları her adımda doğruluğunu gözden geçiren büyüklerimizin olmasını dilerim…
Vesselam..(:
Hilal Rukiye Boydak
Yazar
Duyurular
BAŞKANDAN
Anlaşmalı Kuruluşlar
Sosyal Medya
Sayaç
Misafirhane
Üyelik
Ahmet YILDIZ Köşesi
Diyanet-Sen Tanıtım Filmi
Din ve Toplum Dergisi
Vakıf ve Toplum Dergisi
